
Bize kendinizden bahseder misiniz? Hem bugünleriniz hem de çocukluğunuzdan da biraz bahsetsek. Okçuluk o zamanlardan ilginizi çekmiş miydi?
Merhaba, 1 Nisan 1975 Malatya doğumluyum (kafasına koyduğunu yapmazsa nefes alamayan %100 koç burcu). Üniversiteye kadar olan eğitimimi Malatya'da tamamladıktan sonra Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden "ressam" ünvanıyla mezun oldum. Ardından bir özel okulda ve sonrasında devlet okullarında öğretmenlik yapmaya başladım. Hala teknoloji ve tasarım dersi öğretmeni olarak görevime devam etmekteyim.Çocukluğumda her Türk çocuğunun yaptığı gibi ben de söğüt ağacının dallarından yay ve ok yapıp rahmetli Cüneyt Arkın'ın filmlerinden öğrendiğimiz karakterleri oynadım elbette ama asıl hedefim astronot olmaktı. Lakin gençlik yıllarımda, sanırım genetik yatkınlığımın farkına varmamla birlikte mekanik silahlara olan ilgimi ve yeteneğimi keşfettim. Bununla birlikte ülkeme, bayrağıma olan sonsuz ve tarifsiz aşkımla bu hayalimin yerini "Türk Ordusunda Asker Olmak" aldı. Fakat boyumun bir buçuk metre olması hayalimin önüne kocaman bir engel olarak karşıma çıktı. Eğitim yoluma diğer yetenek ve ilgi alanlarımda ilerlemeye karar verdim.
Okçuluk sporu ile tanışmanızı bize anlatır mısınız?
Okçuluk sporuyla 2016 yılında arkadaşımla sohbet esnasında tamamen tesadüf eseri bir cümlenin içinde geçen ‘’okçuluk kursuna gidiyorum’’u yakaladıktan sonra "ne zaman, nerde, ben de geleceğim, beni de götür..." gibi ardı arkası kesilmeyen ısrarlı cümlelerimden iki gün sonra tanıştım. Tez canlılığımdan olsa gerek, aynı gün yayı elime aldım ve sol kolumu boydan boya morarttım fakat bu beni asla geri çekmedi aksine merakımı araştırma isteğimi daha da körükledi.Okçuluk sporunu hem teknik hem de size ifade ettiği anlam açısından bize biraz anlatır mısınız?
Teknik olarak okçuluk sporu ya da sanatı; ki bence bu iş içinde azımsanmayacak derecede sanat ihtiva ediyor, disiplin-konsantrasyon ve elbette çooook çalışma... Bana göre okçuluk; ruhumun ve bedenimin ok-yay-zihgirle birbirine kaynaması, bir bütün olması. Yayı elimle sımsıkı kavradıktan sonra o artık herhangi bir ahşap vs. malzemeden yapılmış bir alet olmaktan ziyade bedenimin bir parçası gibi. Notaların anlamlı bir biçimde bir araya gelip müziği oluşturması gibi.Kaç yıldır okçuluk yapıyorsunuz? Deneyimlerinizden, okçuluk serüveninizdeki sizi duygulandıran, mutlu eden, heyecanlandıran, üzen anlardan biraz bahsedebilir misiniz?
2016 Ocak ayında başladıktan 3 ay sonra sağlık sebeplerimden dolayı ara vermek zorunda kaldım. 2017, 25 Aralıkta yeniden başladım ve çok önemli bir sakatlık vs olmadığı sürece kemanımla hiç ayrılmadım.2017 Mart ayında Amasya'da düzenlenen Sencer Aydın Helallik Kupası benim için dönüm noktası oldu. Aslında o yarışmaya gitme sebebim, derece yapacağımı düşünmekten ziyade Türkiye'nin dört bir tarafından gelen ve bu iş ile hemhal olan insanları tanımak ve gözlem yapmaktı. Çünkü bana göre o yarışmaya benden çok daha tecrübeli, çeşitli başarılara imza atmış kemankeşler katılıyorken benim hiç şansım yoktu. Hatta bu rahatlık içinde iki atışa geç kalarak eksik atış yapmak zorunda kalmıştım ki son turdan bi öncekinde hakemime kaç puanım olduğunu sordum ama öylesine, aldığım cevapla kalbimin ritmi değişti ve hala o ritimde atmaya devam ediyor. Hakemim bana kendi kağıdında ve diğer kağıtlarda en yüksek puanın benim olduğunu söylediğinde önce bi inanamadım sonra baktım iş ciddi. Ödül töreni başladı, heyecandan elini kolunu ne yapacağını nereye koyacağını bilemeyen bir ben. Hayatım boyunca unutamam. Aradan epey bi zaman geçti, duyduğum her yarışmaya katıldım, deneyimlerim arttı ve Etno için İstanbul'dayız. Sıralama atışım mükemmele yakın. 63'te 52. Ertesi gün final için sahadayız. Çok sevdiğim bir arkadaşımla finalde karşı karşıyayız. Ellerimin titremesi taaa karşı tepeden görünüyor. Heyecanıma yenik düştüm, kontrol edemedim ve elendim. Orada beni üzen şey elenmek değil heyecanı kontrol edememekti. "Ok atabildiğin kadar heyecanı da kontrol edebilmelisin"i öğrendiğim an.
Türkiye’de geleneksel okçuluk sporunun geldiği yeri nasıl görüyorsunuz? Spor adına hayalleriniz, okçuluğu görmek istediğiniz yer neresidir?
Özellikle federasyonumuz kurulduktan sonra katedilen yoldan son derece memnunum. Elbetteki daha iyisi olacak. Bunun için elinden geleni yapan herkese sonsuz teşekkürler. Eleştirmek kolay, yapmak zor. Uğruna zaman, mesai, emek, para vs harcağıdığımız bu iş bizim, hepimizin. Yani baltayı vurduğumuz yer kendi ayağımız olmasın. Haksız eleştiri yerine varsa iyiye dair fikrimizi paylaşalım, yoksa da sonsuza kadar susalım lütfen.Federasyon kurulduktan sonra içinde "milli sporcu" kelimesi geçen cümleler beni heyecanlandırdı ve yavaş yavaş hayalim olmaya başladı ama malum bi yandan da yaş alıyorum, olur mu ki diye düşünürken 40 yaşında tanıştığım bu iş beni 47 yaşında milli sporcu yaptı. Şükrüm sonsuz. Şimdi geriye tek bir arzum ve hedefim kaldı. Diliyorum Geleneksel Okçuluk en kısa zamanda olimpiyatlara dahil edilir ve orada İstiklal Marşı'nı dinletmek nasip olur. Kimbilir belki birkaç yıl sonra bu cümleleri hatırlarız. Hiçbir şey imkansız değil. O halde çalışmaya değer...
Biraz katıldığınız yarışmalardan bahsetsek? Örneğin en çok keyif aldığınız yarışma? Yurtdışında yarışma katılımınız oldu mu?
Mahalli, ulusal ya da uluslararası imkanlarım elverdiğince ulaşabildiğim bütün yarışmalara katıldım ve hepsinden keyif aldım diyebilirim. Her yarışmada bizi mutlu ettiği kadar üzen şeyler de oluyor maalesef. Örneğin yarışma alanının okçuluktan anlamayan biri tarafından düzenlenmesi oklarımızın zayi olmasına sebep olurken inanın bizi çok üzüyor. Eminim bütün kemankeş arkadaşlarım benimle aynı fikirdedir.İlk yurtdışı deneyimim 2021 yılında Macaristan Etno Federasyonu tarafından düzenlenen yarışmaydı. Bulaşıcı hastalık her şeyi sekteye uğrattığı gibi federasyon çalışmalarını da aksattı ne yazık ki. O yıl henüz milli takım seçmeleri yapılamadığı için 2021 Türkiye Şampiyonası'nda derece yapan arkadaşlarımla birlikte Türkiye'yi temsilen gittik ve 5 madalyayla geri döndük.
Okçuluk sporuna başlayacak kişilere tavsiyeleriniz neler olurdu?
Bir çok tavsiyem var elbette ama en baştaki bir üstad edinmeleri ve bu yolda ilerlemeleri olur. Benim yaşadığım yer itibariyle böyle bir şansım olmadı ne yazık ki ve deneme yanılma yoluyla ilerlediğim için yolum biraz dolambaçlı ve uzun oldu.Sonraki tavsiyem ise ne istediklerine karar vermeleri gerektiği. Haftasonu hobi sporcusu musunuz yoksa hedefiniz profesyonel olarak bu işi yapıp sportif yarışmacı sporcu mu olmak? Şayet hedefiniz ikincisi ise, okçuluk yaptığınız zamanları hayatınıza uyarlamak değil hayatınızı okçuluğa uyarlamak olmalıdır. Çünkü okçuluk çok kıskançtır. Eğer başka şeylere ondan daha fazla zaman-enerji ayırıp istek duyarsanız sizinle arası pek iyi olmayacaktır. Disiplin ve teknik çalışma ile asla imkansız diye bir şey yok.
Aynı şekilde başlangıç seviyesini geçmiş sportif olarak yarışmacı sporcu olarak devam etmek isteyen sporculara tavsiyeleriniz neler olur?
Aynı şekilde disiplinli çalışma tavsiye ederim. Elbette gerekli teknik araştırma ve çalışmaları yaptıktan sonra. Beğendikleri ya da beğenmedikleri her kaynağı araştırsınlar. Evet bizden önce de atalarımız ve diğer milletlerden kemankeşler birtakım işler, araştırmalar yapmışlar fakat her teknik herkes için uygun mudur? Bu sorunun cevabı kişinin kendisinde saklı.Biraz tekniğinizden bahsetsek. Çok başarılı bir sporcu olduğunuzu biliyoruz. Özellikle yakaladığınız başarıyı devam ettirmeniz bir istikrar yakalamış olmanız takdire şayan. Bize çalışma yönteminizden, malzeme seçiminizden, tekniğinizden bahsedebilir misiniz?
Öncelikle takdirleriniz için çok teşekkürler. Her yarışma bittiğinde benim için bitmiş olmuyor. Sonrasında bir süre kendimi eleştirip doğrumu yanlışımı bulmaya çalışıyorum. Antrenmanlarım; önce teknik olarak duruş-çekiş-bırakış üzerine yoğunlaşıp yaklaşık 250-300 arası sayıda çalışıp sonrasında yarışma antrenmanına geçiyorum. 9 ok 2x7 set, Aysun1 Aysun2'ye karşı yarışıp yine final atışları yapıyorum.Malzeme konusundaki titizliğim bazen rahatsız edici olabiliyor ama malzemenin şansa bırakılmaması gerektiğine inanıyorum. Daha doğrusu bu işte hiçbir şey şansa bırakılmamalı. Dönüp baktığımda en büyük ödüllerimi hep ne yapacağımı net olarak bildiğim, emin olduğum yarışmalarda aldığımı görüyorum. Yani malzeme ya da teknik konuda acabam varsa mutlaka aksilikle karşılaşıyorum.
Okçulukla ilgili olduğum günden bugüne değin Macar Usta Grozer'in L7 form yayını kullanıyorum. Yayınızı seçmeden önce teknik olarak bilgi edinmelisiniz, fiziki uygunluğunuza yatkın bir yay edinmelisiniz ve her şeyden önce yayınızı gerçekten sevmelisiniz. Oklarımı ise antrenörüm Melih Özdemir ile birlikte karar verip yapıyoruz. Her aşamasında içinde olduğum zaman çok daha iyi hissediyorum.
Okçuluğun tarihi ve genel olarak okçuluk kültürü üzerine de ilginiz var mı? Kitap, makale, belgesel vb. tavsiyeleriniz var mı?
Okçuluk kursu olduğunu Perşembe öğrenmiştim ve kurs Cumartesi idi, O iki günde internet ortamında ne kadar video, belgesel ne var ne yok ezberlemiştim okçuluk sporuna başlayan herkes gibi.Yukarıda da bahsettiğim gibi okçuluk üzerine yazılmış çizilmiş her kaynaktan faydalanmaya çalışıyorum, risaleler, yabancı kaynaklar ve hatta olimpik okçuluk üzerine olan kaynaklar dahil. Birbirine karıştırmadığınız sürece fazla bilginin zararı olmaz sanırım.
Okçuluk sporunu yapan, kadın ve erkek, beğendiğiniz diğer sporcular kimler? Hangi yönleri ile beğeniyorsunuz?
Tanıdığım her arkadaşım sınırlı imkanlar içinde çok işler yapmak için çaba harcıyor. Hepsi de çok kıymetli benim için. Birini diğerinden ayıramam. Lakin bilgi ve donanım bakımından Murat Özveri hocamın yeri ayrı. 24 saat anlatsa bıkmadan dinlerim diyebileceğim bir hayranlık.Spor hayatınızın devamı ile ilgili gelecek planlarınız nelerdir?
Öğrencilikten öğretmenliğe terfi edebilecek donanımı edininceye kadar sporcu olarak devam etmeyi, sonrasında bildiklerimi öğretebileceğim öğrenciler edinmeyi hedefliyorum.Geleneksel okçuluğun hak ettiği değeri ve yeri almasını diliyorum.
Sorduğumuz sorular dışında eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bana bu imkanı sunduğunuz için çok teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.